Eliminasyon diyeti, beslenme ve farkındalıklarım

Sinem Soydar
3 min readApr 25, 2021

Yaklaşık 1 aydır devam ettirdiğim eliminasyon diyetinin ardından, kendi perspektifimden “kendime iyi gelme” çabamı ve bazı çıkarımlarımı paylaşmak isterim. Özellikle belirtmem lazım, ben uzman değilim, ortalama vatandaş seviyesinde yorumlayacağım, sizlerle de her zaman daha doğrusunu öğrenmek üzere konuşabiliriz.

Eliminasyon diyetinde, sağlık koçu sevgili Gizem Uzer Kaya ile çalıştık, kendisini Instagramdan @holisticpathtohealth hesabından takip edebilirsiniz. Bu beslenme biçiminin temel amacı, bedeninize kesinlikle zarar verenler başta olmak üzere (şeker, alkol, sigara, katkılı yiyecek ve içecekler), vücudunuzun hassasiyet gösterebileceği besinleri (gluten, hayvansal süt ürünleri vb.) bir süreliğine almamak ve yerine daha sağlıklı seçimler eklemek. Aynı zamanda bedeni içten dışa iyileştirmek için meditasyon, yoga ve benzeri fiziksel ve zihinsel aktivitelerden yararlanarak hızlıca toksinlerden kurtulmak.

Eliminasyon diyeti ile kendinize iyi gelen/gelmeyen gıdaları tanıyarak daha uzun soluklu bir yaşam sistemi oluşturmak hedefleniyor. Dolayısıyla kilo vermek ikinci öncelikli bir konu. Kendimden örnek vermek gerekirse; daha enerjik olmak, daha dinç kalkmak, sivilcelerden ve regl dönemi rahatsızlıklarından kurtulmak ilk aşamada benim gözlemledigim faydalardan, uzun vadede daha da fazla yararlanacağıma eminim.

Tabiki bu 1 ay süresince kafama dank eden bazı farkındalıklarım oldu, onları sizinle paylaşmak ve görüşünüzü almak isterim.

  1. Bünyemize sürekli kötü besinler soktuğumuzda, aslinda artik bize neyin iyi geldiğini neyin gelmediğini anlayamıyoruz. Kronik rahatsızlıklarımızı kendimizin bir parçası zannediyoruz.Örneğin, genel olarak enerjisiz olmak kader değil, maalesef kendimize yaptıklarımızın sonucu ve bunu değiştirebiliriz. Sizin de kronik sandığınız pek cok sağlık sorununuz ilac tedavisine gerek kalmadan düzelebilir.
  2. 3 öğün yemek yenmesi kapitalizm icadıdır: Bir süredir aralıklı oruç (intermitted fasting) ile besleniyor olsam da öğünlerimi küçülterek beslenebilme farkındalığım ancak olgunlaştı. Aslinda iyi tasarlanmış 1 öğünle bile günü geçirmeniz mümkün. Pek çok kaynaktan (Örn: Yuval Noah Harari — Homo Deus) da teyit edebileceğiniz gibi insanoğlu ancak yemek bulduğunda yemek üzerine metabolizmasını uyarlamıştır. Sabah öğle akşam mükellef sofralara oturmak fazlasıyla lüks ve yetişkin bedenlerde gereksiz bir beslenme biçimidir. Kutsal ramazan ayında 1 öğün yiyerek rahatlıkla doyduğunuzu düşünürseniz, aslında günlük hayatınızda tükettiğiniz besin yaşam enerjisine çevirmek için gerekenden çok daha fazla olduğunu görebilirsiniz.
  3. Peki ya sağlıklı beslenmek uğruna yediğimiz hayvansal ürünler, yer yer gündeme gelebilen ve sıklıkla göz ardı edilen hayvan hakları: Büyükbaş hayvan besiciliğinin çevre kirliliğine etkisini, yüksek su tüketimi yaratmasını eminim pek çoğunuz okumuştur. ( kısacık bir video önerisi: Why I’m a weekday vegetarian — Graham Hill) Bir yandan da global olarak çığrından çıkmış balıkçılık endüstrisi, Netflix belgeseli olan “Seaspiracy”de gündeme alınmış, izleyebilirsiniz. Gerçek şu ki Dünya nüfusu çok yüksek ve gerek olmayan şekilde cok besleniyoruz. Özetle, ÇOK YİYORUZ!

İşin en acı tarafı, önce yiyoruz sonra da sağlığımızı kaybediyoruz. Bizi hasta eden kilolardan kurtulmak için, bir başka sermayenin açtığı spor salonunda kosu bandinin uzerinde kosarak sağlıklı olmaya çalışıyoruz. Maalesef iyi olmaya çalışırken bile yine gereksiz tüketiyor, dünya kaynaklarını ziyan ediyoruz.

Bu yazıyı ve diger yazılarımı bulabileceginiz www.orbitinus.com, kollektif iyileşmeden bahsederken,çiçeği, böceği, ağacı, arıyı, balinayı da BIR olma anlayışımıza eklemeyi hedefliyor.Eğer, kendinize iyilik yapmak isterseniz, lütfen yaşayan tüm canlıları içine alan çözümler üretmeye odaklanın.

Az tükettigimiz günlerin gelmesi dileğiyle…

--

--

Sinem Soydar

Experienced strategist in Marketing, Communication, Transformation. Enthusiast in Business, Agile, Change Management. Mum, Wife, Daughter, Sister, Self Explorer